Bizim Çankırı Gazetesi

Türkiye Kamu Çalışanları Kalkınma ve Dayanışma Vakfı (TÜRKAV) Çankırı İl Başkanlığı tarafından bu sene 14’üncüsü düzenlenen Çanakkale şehitleri anma programı ve fotoğraf sergisi düzenlendi.

Ahmet Yesevi Cami meydanında düzenlenen programda konuşan TÜRKAV İl Başkanı İsa Bölükbaşı,

“Çanakkale Zaferi’nin 109. yıl dönümünde “Kuru ekmek ve üzüm hoşafı ile alınan Ülke Kaderine Terk Edilemez” diyerek Çankırı TÜRKAV olarak bu yıl 14.sünü düzenlediğimiz Çanakkale Şehitlerini Anma Programına hoş geldiniz.

Tarihi şan ve şerefle dolu büyük Türk Miletlinin vatan sevgisinin, şahadetle imtihan olduğu Çanakkale Zaferi’nin bir yıldönümünü daha kutlamanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz.

Çanakkale; şanlı ecdadımızın yedi düvele karşı istiklal ve istikbal uğruna yediden yetmişe mücadele verdiği yerdir.

Kahraman milletimiz, bütün zorluklara rağmen hayâsızca akınlara göğsünü siper ederek düşmana geçit vermediği yerdir Çanakkale.

Yüzbaşı Nazif 38.Alay 3.Tabur komutanlığına İmdat diye telgraf çekiyor 21. Alaya taarruz emri veriniz 38.Alayın Altıncı, Yedinci ve dokuzuncu bölüğü mahvaldu düşman arkadan, önden, sağdan hücum ediyor. Allah aşkına cephane gönderiniz destek gönderiniz. Fakat askerde geri çekilme yok, ölüm korkusu yok sadece vatanıma düşman ayağı basacaksa, benim namusum ayaklar altında sürünecekse kutsal saydığım bayrağım göklerde dalgalanmayacaksa ben bunları görmektense ölmeyi yeğlerim diyerek direnişe geçtiler. Çanakkale geçilmemeliydi. Çanakkale geçilirse İstanbul düşer, İstanbul düşerse Anadolu düşer, Anadolu düşerse İslam’ın son ordusu Türk ordusu yenilirse Türk devleti düşer maazallah Türk Milleti yok olur. Onun için kadınıyla yaşlı ve genciyle cephede savaşan mehmediyle hep bir ağızdan yakarışa geçti yetiş ya Allah yetiş ya Muhammed burada yok edilmek istenen Türk milleti değil senin dinin İslam Kitabın Kur-an yok edilmek isteniyor diye haykırıyorlardı.

Bir İngiliz subayı hatırasın da Ölü askerleri vardı, ondört, onbeş, onaltı yaşlarında asker çocuklar. Tanrı sizi inandırsın ki gülüyorlardı! İlk defa o gün, kaybedeceğimizi hissettik diyor.

Çanakkale’yi, Çanakkale yapan gelenler değil Çanakkale’yi Çanakkale yapan, gelenleri karşılayan Türk Milletinin kanındaki asil ruhtur.

Türk Milletinin kanında bulunan bu ruh öyle bir ruhtur ki, Güçlü donanmalar, güçlü ordular; inancın, imanın, azmin, Türk’ün çelik yumruğu karşısında yenik düşmüştür.

Bu zafer, Türk milletinin birlik ve beraberlik ruhunu ortaya çıkardı ve milli mücadele için önemli bir ilham kaynağı oldu.

Çanakkale Savaşları yalnızca bir askeri başarı değil, izzeti nefsi ve haysiyeti ile oynanmak istenen büyük Türk milletinin topyekün ayağa kalktığı bir diriliş ve yükseliş abidesi olmuştur.

Bu milli silkiniş etkilerini dalda dalga göstermiş, müteakip senelerde Türk milliyetçilerinin şahlanışına vesile olmuş, Anadolu topraklarında düşmana karşı verilecek olan Milli Mücadelenin de meşalesini ateşlemiştir.

Çanakkale Zaferi, milletler mücadelesinin acımazca sürdüğü bir dönemde, büyük Türk milletinin milli kimlikte buluşmasının, güç ve moral biriktirmesinin, öze ve inançlarına dönmesinin dönüm noktası olmuştur.

Çanakkale Savaşı ile büyük Türk milleti, tüm dünyaya gerilemenin nihayet bittiğini duyurmuş, bugünkü coğrafyamız üzerinde sonsuza kadar yaşamaya kararlı olduğumuzu süngü, mermi, yüksek cesaret ve iman gücü ile ilan etmiştir.

Çanakkale dirilişi, Türklüğü küçümseyen, onuruna ve kutsallarına el ve dil uzatmaya yeltenen, Türk milletinin gücünü imtihan etmeye kalkışan  bugünkü ihanet odaklarını nasıl bir sonucun beklediğini anlamaları açısından, ders almaları gereken tarihi bir ibret ve ihtar vesikasıdır.

Bugün bize düşen, Çanakkale ruhunu iyi anlamak ve gelecek nesillere aktarmaktır. Şehitlerimizin canları pahasına bize miras bıraktıkları çocuklarımızın emaneti bu güzel vatanı ve yüce değerleri yaşamak ve yaşatmaktır. Bu vesileyle Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere geçmişten günümüze vatan bölünmesin, göklerde dalgalanan al Bayrak inmesin, minarelerde okunan ezanlar susmasın diye kutsal saydığımız bütün değerlerimiz uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve bu uğurda mücadele veren kahraman gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.

Yüce Rabbimiz, gariplerin, masum ve mazlumların, Türk-İslam coğrafyasının ümidi olan Büyük Türk Devleti ve Büyük Türk Milletini sonsuza kadar korusun ve yaşatsın. Ne mutlu Türküm diyene!”

Konuşmanın ardından dua edildi ve fotoğraf sergisi gezildi.